Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

SİRKÜLER

Sirküler No:2013/17 ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE YEDEK AKÇELER, KAR DAĞITIMI UYGULAMASI VE VERGİLEME

 

    SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR
Sirküler Tarihi: 20.02.2013
Sirküler No      : 2013/17
ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE YEDEK AKÇELER, KAR DAĞITIMI UYGULAMASI VE VERGİLEME
1. Yedek Akçeler ve Kar Dağıtıma İlişkin Hükümler
Sermaye şirketlerinde ayrılması öngörülen ‘yedek akçeler’ Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 519. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre:
Yıllık karın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen sınıra ulaşıldıktan sonra da ayrıca;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı (emisyon primi),
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kar payı ödendikten sonra, kardan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.
Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilmektedir.
Şirketler ayrıca iktisap ettiği kendi payları için de iktisap değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırmak zorundadırlar. Bu yedek akçeler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
Eski TTK’nın 466. maddesinde “Her yıl safi karın yirmide birinin ödenmiş esas sermayenin beşte birini buluncaya kadar umumi yedek akçe olarak ayrılması mecburidir” ifadesindeki “safi kar” belirlemesine yeni Kanunda yer verilmemiştir. Yeni Kanun’da daha fazla yedek akçe ayrılmasını sağlamak için “yıllık kar” ifadesi ile vergi öncesi brüt kar kastedilmiştir.
Genel Kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmışsa aşan kısmın nasıl kullanılacağı yasada belirtilmemiştir. Bu nedenle sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan yedek akçeler (genel kurul kararı ile) kar dağıtımı dahil istenildiği gibi kullanılabilir. 
Öte yandan, birinci tertip yedek akçe uygulamasında yıllık karın yüzde beşinden fazla bir tutarın ayrılabileceği ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini aşabileceği hakkında esas sözleşmeye hüküm konulabilmektedir. Esas sözleşme ile başka yedek akçe ayrılması da öngörülebilir (YTTK.Md. 521).
2. Kurumlarca Elde Edilen Kar Paylarının Vergilendirilmesi
Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iştirak kazançları (temettü) istisnası düzenlenmiştir.
Buna göre kurumların;
1) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından elde ettikleri kazançlar,
2) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun karına katılma imkanı veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kar payları,
3) Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kar payları
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Ancak, diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kar payları bu istisnadan yararlanamamaktadır.
Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma payları ile hisse senetlerinden elde edilen kar payları, 6322 sayılı Kanunun 34. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 1/1/2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu maddedeki düzenleme, yalnızca tam mükellefiyete tabi kurumların sermayelerine iştirak edilmesi suretiyle kurumlarca elde edilen kar paylarını kapsamaktadır. Kar payını alan kurumun tam veya dar mükellefiyete tabi olmasının istisnanın uygulanmasında bir önemi bulunmamaktadır.
Dar mükellef bir kurumdan, bir başka ifadeyle kanuni ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan bir kurumdan kar payı alan kurumlar ise bu bent ile düzenlenen iştirak kazançları istisnasından yararlanamamaktadır.
Bu istisna ile mükerrer vergilemenin önlenmesi amaçlanmıştır. İstisnaya konu kazanç, esas itibarıyla kazancın elde edildiği ilk kurumda kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, kazancın kar dağıtımı yoluyla intikali sağlanan diğer kurumlarda da kurumlar vergisine tabi tutulmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Tam mükellef bir kurumdan elde edilen iştirak kazancının, bu kurumda genel vergi rejimi uyarınca vergilenmiş veya kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlardan oluşması veya kar dağıtımına bağlı vergi kesintisinin kapsamı dışında bırakılmış veya düşük oranda vergi kesintisi yapılmış olması, istisna uygulamasına engel teşkil etmemektedir.
Kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kar payları da kazancın elde edildiği ilk kurumda vergilendirilmektedir. Bu şekilde kar payı elde eden kurumlarda da mükerrer vergilemenin önüne geçmek için kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kar payları Kanunda iştirak kazançları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Dolayısıyla, kurumların başka bir kuruma iştirak etmeleri nedeniyle bu kurumun yönetim kurulunda bulunan temsilcileri vasıtasıyla elde etmiş oldukları kar payları da iştirak kazancı istisnasından yararlanabilmektedir.
İştirak kazançları istisnası uygulaması açısından, kurumlar vergisi mükelleflerinin iştirak ettikleri tam mükellef kuruma hangi oranda iştirak ettiklerinin bir önemi bulunmamaktadır. İştirak oranına bakılmaksızın tam mükellef kurumlardan elde edilen kar paylarının tamamı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Ayrıca, kar payını elde eden kurumun tam mükellef kuruma belli bir süre iştirak etme şartı da aranılmamaktadır.
Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma payları ile hisse senetlerinden elde edilen kar payları hariç olmak üzere diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kar payları iştirak kazancı istisnası kapsamında bulunmamaktadır.
3. Gerçek Kişilerce 2012 Takvim Yılında Elde Edilen Kar Paylarının Vergilendirilmesi
Tam mükellef kurumlardan elde edilen ve Gelir Vergisi Kanunu uygulaması bakımından kar payı sayılan gelirler Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinde şu şekilde sayılmıştır:
- Her nev’i hisse senetlerinin kar payları,
- İştirak hisselerinden doğan kazançlar,
- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları.
Tam mükellef kurumlardan elde edilen ve yukarıda sayılan kar paylarının yarısı gelir vergisinden istisnadır. İstisna sonrası kalan tutar vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacaktır. Beyana tabi başka gelirlerin bulunmaması halinde, gelir 25.000 TL’yi aşıyor ise yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyanı gerekmektedir. Beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, karın dağıtımı aşamasında yapılan % 15 oranındaki vergi kesintisinin tamamı (istisnaya isabet eden kısım dahil) mahsup edilecek, mahsup sonrası kalan bir tutar varsa bu tutar genel hükümler çerçevesinde mükellefe iade edilecektir.
Kurumların 31.12.1998 ve daha önceki tarihlerde sona eren hesap dönemlerinde elde ettikleri kazançlarını dağıtmaları halinde, gerçek kişilerce elde edilen bu kar payları, tutarı ne olursa olsun yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir. 01.01.1999-31.12.2002 tarihleri arasında sona eren hesap dönemlerine ilişkin olup, kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlar ile Gelir Vergisi Kanununun Geçici 61 inci maddesi kapsamında vergi kesintine tabi tutulmuş olan yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançların dağıtılması halinde ise, gerçek kişilerce elde edilen kar paylarının net tutarına elde edilen kar payının 1/9’u eklendikten sonra bulunan tutarın yarısı vergiye tabi gelir olarak dikkate alınacak; beyan edilen tutarın 1/5’lik kısmı hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
Örnek:
Bay (A) 2012 yılında, tam mükellef bir kurum olan (X) Anonim Şirketinden brüt 650.000 TL tutarında kar payı (temettü) elde etmiştir. Bu mükellefin başkaca geliri bulunmamaktadır.
Elde edilen kar payı dağıtım aşamasında % 15 nispetinde vergi kesintisine tabi tutulmuş olup, bu tutar 97.500 TL’dir.
Bay (A)’nın elde ettiği kar payının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan yarısı 325.000 TL’dir. Bu tutar beyan sınırı olan 25.000 TL’yi aştığı için beyan edilecektir. Kurum bünyesinde yapılmış olan vergi kesintisinin tamamı hesaplanan vergiden mahsup edilecektir. Bu durumda, hesaplama aşağıdaki gibi olacaktır:
Kar payı 650.000.-TL
İstisna tutarı (650.000 x 1/2) 325.000.-TL
Kalan Tutar (650.000 – 325.000 ) 325.000.-TL
Hesaplanan vergi 106.860.-TL
Kesinti Yoluyla Ödenen Vergi 97.500.-TL
Ödenecek Gelir Vergisi 9.360.-TL
 
Saygılarımızla,
Erdal SÖNMEZ   &   Bülent ERSAN
SİNERJİ Denetim Danışmanlık
ve Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.
 
 
 
 

 



DOSYAYI İNDİR (Sağ Tık/Farklı Kaydet)