Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

SİRKÜLER

Sirküler No: 2017/36 AMME ALACAĞININ KAMU İDARELERİNCE CEBREN TAHSİLİNDE İDARENİN İZLEDİĞİ SÜREÇ VE MÜKELLEFİN HAKLARI

     SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR

 

Sirküler Tarihi: 28.11.2017

Sirküler No      : 2017/36

AMME ALACAĞININ KAMU İDARELERİNCE CEBREN TAHSİLİNDE İDARENİN İZLEDİĞİ SÜREÇ VE MÜKELLEFİN HAKLARI

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 54. maddesinde, ödeme süresi içerisinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı ve cebren tahsilin;

- Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi veya kefilin takibi,

- Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,

- Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi,

şekillerinden birinin tatbik edilmesi suretiyle yapılacağı hükme bağlanmıştır.

1. Ödeme Emri ve Mal Bildirimi:

Uygulamada, vadesinde borcunu ödemeyenlere ödeme emri tebliğ edilerek cebri icra işlemlerine başlanılmaktadır.

Ödeme emirlerinde hangi hususların bulunması gerektiği 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca madde metninde yer almamakla birlikte, borçlunun hukukunu koruma açısından ödeme emrinde; ödeme emrine karşı hangi sürede, hangi yargı merciine başvurulabileceği hususlarına da yer verilmesi gerekmektedir.

Ödeme emri ile amme borçlusundan 7 gün içinde borcunu ödemesi veya mal bildiriminde bulunması istenir. Amme borçluları tebliğ edilen ödeme emri üzerine 7 gün içinde borçlarını ödemedikleri takdirde, bu süre içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedirler.

Ödeme emrine karşı mal bildiriminde bulunulmaması veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunulması halinde bu borçlular hakkında hapis cezası; malının bulunmadığı yönünde beyanda bulunanların ise Kanunun 114. maddesindeki bilgileri bildirmemeleri halinde hapis veya para cezası ile cezalandırılmaları söz konusudur.

Ödeme emrinde amme borçlusuna bildirilen cezalar borçtan kaynaklı bir ceza olmayıp, yükümlülüklerin süresinde yerine getirilmemesinden kaynaklı cezalardır. Bu cezalar Kanuna, borçluyu mal bildiriminde bulunmaya ve gerçeği beyan etmeye davet etmek üzere konulmuş hükümlerdir.

Yasaya göre mal beyanında bulunan ya da haczi kabil mal veya gelirinin bulunmadığını beyan eden borçlulara bu cezalar uygulanmamaktadır.

Ödeme emirlerinin borçlulara tebliğ edilmesi esastır. Ancak gerekli görülen hallerde posta yoluna başvurmadan memur eliyle tebliğ yaptırılması da mümkündür.

6183 sayılı Kanunun 59. maddesinde mal bildiriminin mahiyetini açıklanmıştır.

Madde metninde yer alan tanıma göre mal bildirimi; amme borçlusunun, amme alacağını karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki, gerekse üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarının; nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini tahsil dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.

Madde hükmüne göre asıl olan borcu karşılayacak miktarda mal bildiriminde bulunmaktır. Mal bildirimi servet beyanı olmadığından, borcuna yetecek miktarda mal bildiren amme borçlusunun daha fazlasını bildirmeye zorlanması mümkün değildir.

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir.

Borçlu, mal bildiriminde malın değerini de bildirmekle beraber, bildirilen malın borcu karşılayıp karşılayamayacağının takdiri tahsil dairesine ait bulunmaktadır.

Tahsil dairesince mal bildirimindeki malların borcu karşılayamayacağına veya haciz ve satışının çok güç olacağına kanaat getirilmesi halinde, borçludan ilave bildirimde bulunması istenebilmektedir.

Borçludan ilave mal bildirimi isteği ikinci bir ödeme emri marifetiyle yapılmayıp, yazılı veya sözlü yapılmaktadır.

Alacaklı kamu idareleri borçlunun gerçeğe aykırı bildirimde bulunması sebebiyle ileride gerektiği takdirde cezai sorumluluğuna başvurulabilmek amacıyla, hazırlanan yazıyı ilgiliye tebliğ etmekte, sözlü taleplerde de durumu tutanağa bağlamaktadır.

Tahsil dairesi, alacağını borçlunun mallarının haczi ve satışı suretiyle tahsil etmek istediği takdirde mutlaka borçlunun mal bildirimindeki mallarını haczetmek mecburiyetinde değildir.

Kendisine ödeme emri tebliğ edildiği halde 7 gün içinde borcunu ödemeyen ve mal bildiriminde de bulunmayan borçlular hakkında 6183 sayılı Kanunun 60. maddesi uyarınca hapsen tazyik talebinde bulunulmaktadır.

Anılan Kanun maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 günlük müddet içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur denilmiştir.

Borçlunun hapsen tazyiki için tahsil dairesince bir yazı ile icra mahkemesine başvurulmaktadır. Bu şekilde alınan hapsen tazyik kararları, infaz için yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilmektedir.

6183 sayılı Kanunun 60. maddesiyle düzenlenen hapis cezası gerektiren suç ile ilgili davalara icra mahkemesince bakıldığından, bu davalarla ilgili hak düşürücü sürelerin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili maddelerine göre tespiti gerekmektedir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesinde “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü yer almaktadır.

Borçlu hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi için tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin tespiti önem arz etmektedir. Buna göre ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini gösteren tebliğ alındısının tahsil dairesine intikal ettiği tarihin suçu öğrenme günü olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Her halükarda suçun işlendiği tarihten itibaren bir yılı geçmemek kaydıyla suçu öğrenme tarihinden itibaren üç ay içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilmemesi durumunda alacaklı kamu idaresinin, borçlu hakkında hapis cezasının uygulanması talep etmesi mümkün değildir.

Amme borçlusunun tüzel kişi olması halinde mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü kanuni temsilcisine ait olduğundan, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kanuni temsilciler hakkında hapsen tazyik kararı alınmaktadır.

2. Ödeme Emrine Dava Açılması:

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55. maddesine göre, ödeme süresi içinde ödenmeyen bir amme alacağının takibi için düzenlenerek muhatabına tebliğ edilmiş olan ödeme emirlerine karşı borçlu tarafından 7 gün içinde ilgili idari yargı merciinde dava açılabilmektedir.

Kanunun 58. maddesine göre ödeme emirlerine ancak;

a) Böyle bir borcun olmadığı,

b) Borcun kısmen ödendiği,

c) Borcun zamanaşımına uğradığı

gerekçeleriyle dava açılması mümkündür.

Ödeme emrine karşı dava açma gerekçelerinin sınırlandırılmış olması, tahsil edilmesi gereken safhaya gelen amme alacaklarının sürüncemede bırakılmadan en kısa sürede alacaklı amme idarelerine intikal ettirilmesinin sağlanmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.

a) Böyle bir borcun olmadığı yönündeki iddialar:

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun böyle bir borcunun olmadığını iddia edebilmesi için borcun hukuken hiç doğmaması ya da borç doğduktan sonra tamamen ödenmesi veya sair bir nedenle ortadan kalkması gerekmektedir.

b) Borcun kısmen ödendiği yönündeki iddialar:

Bu iddia borçlunun, borcun varlığını kabul etmekle birlikte, borç tutarının ödeme emriyle talep edilen tutar kadar olmadığını ileri sürmesi durumunda gündeme gelmektedir.

c) Borcun zamanaşımına uğradığı yönündeki iddialar:

Zamanaşımı kanunlarda belirlenmiş olan belli bir sürenin geçmesi nedeniyle bir hakkın elde edilmesi veya bir hakkın kaybedilmesidir. Amme alacaklarının tahsil zamanaşımı 6183 sayılı Kanunun 102. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükmüne göre amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğramaktadır.

Ödeme emrine karşı açılan davalarda yargı mercilerince yürütmenin durdurulması kararı verilmediği müddetçe idarece takibat devam ettirilmektedir.

6183 sayılı Kanunun 58. maddesinin beşinci fıkrasında “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir” hükmü yer almaktadır. Madde hükmü ile ödeme emrine dava açan borçlunun tamamen veya kısmen haksız çıkması halinde %10 haksız çıkma zammı alınacağı açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme, ödeme emrine karşı mesnetsiz dava açılmasını önlemeye yönelik bir düzenleme olduğundan, ödeme emrine karşı açılan davaların reddi halinde kesinleşecek kararlar üzerine %10 zam uygulanmaktadır.

Amme borçlusunun ödeme emri ile istenen alacağın tamamına karşı dava açması halinde mal bildiriminde bulunma süresi, ilk derece mahkemesinin nihai kararına kadar uzamaktadır.

Açılan davanın kısmen ya da tamamen borçlu aleyhine sonuçlanması durumunda, borçlunun ayrıca bir bildirimi beklemeksizin ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ret olunan tutar kadar mal bildiriminde bulunması gerekmektedir.

 

3. Teminatlı Alacaklarda Takip:

6183 sayılı Kanunun 56. maddesine göre, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağının vadesinde ödenmemesi halinde borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsiline devam olunacağı hususlarının borçluya bir yazıyla bildirilmesi gerekmektedir. Teminatlı alacaklar için bu madde hükmüne göre takip yapılacağından ayrıca ödeme emri tebliğ edilmemektedir. Borçlu tarafından, amme alacağının 7 gün içinde ödenmemesi halinde, borca karşılık alınmış olan teminat, 6183 sayılı Kanunun ilgili hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilmektedir.

4. Kefil ve Yabancı Şahıs veya Kurumların Temsilcilerini Takip:

6183 sayılı Kanunun 57. maddesine göre, kefil ve yabancı şahıs veya kurumların mümessilleri bu Kanun hükümlerine göre ve aynen asıl borçluların tabi tutuldukları usullere göre takip edilmektedir. Asıl amme borçlusundan takip ve tahsili gereken amme alacağının şahsi kefilden müştereken ve müteselsilen aranılması gerektiğinden, bu alacağın takibine asıl borçlu ile birlikte eş zamanlı olarak kefil hakkında da başlanılabilmektedir. Bu takibe 6183 sayılı Kanunun 56. maddesine dayanılarak hazırlanan bir yazının kefile, alma haberli tebliği suretiyle başlanılmakta, yazı ile verilen 7 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde cebri tahsil işlemlerine devam edilmektedir.

5. Haciz Uygulaması:

6183 sayılı Kanunun 62. maddesinin birinci fıkrasında “Borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunur” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre amme alacağının takibinde haciz tatbiki için borçlunun mal bildiriminde bulunması şart değildir. Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun Kanunda belirtilen süre içerisinde mal bildiriminde bulunmaması halinde, tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarından amme alacağını karşılayacak miktarının haczi yapılabilmektedir. Ödeme emri tebliği üzerine mal bildiriminde bulunmayan borçlunun Kanunun 60. maddesine göre hapsen tazyik edilmesi, borçluya ait malların tahsil dairesince haczine engel değildir.

6183 sayılı Kanunun 69. maddesinde, her amme idaresinin diğer amme idareleri tarafından yapılan hacizlere, alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartıyla haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebileceği düzenlenmiştir. Amme idareleri arasında hacze iştirak edilmesi halinde hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunmaktadır. Artanı hacze iştirak tarihi sırasıyla alacaklarına mahsup edilmek üzere hacze iştirak eden diğer dairelere ödenmektedir.

                                                                                                         

6. Haczedilemeyecek Mallar:

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 70. maddesinde haczedilemeyecek mallar sayılmış ve maddenin (1) numaralı bendinde özel kanunlarında haczedilemeyeceği belirtilen malların da haczi yasaklanmıştır.

Kanunun 70. maddesine göre alacaklı kamu idaresi aşağıda belirtilen malları haczedemez:

a) Borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,

b) Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,

c) Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve taşıtları ve diğer teferruat ve tarım aletleri; çiftçi değilse sanat ve mesleği için gerekli olan alet ve edevatı ve kitapları; arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük taşıt sahiplerinin ancak geçimlerini sağlayan taşıt vasıtaları,

d) Borçlu çiftçi ise gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu,

e) Borçlu bağ, bahçe veya meyve ve sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan bağ, bahçe ve bu işler için gerekli bulunan alet ve edevatı, malzemesi, fide ve tohumluğu,

f) Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan miktarda hayvan ile bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,

g) Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malül olanlara bağlanan emekli aylıkları ile bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış ikramiyeleri,

h) Bir yardım sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan aylıklar,

ı) Vücut ve sağlık üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisi veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar,

i) Askerlik malullerine, şehit yetimlerine verilen harp malullüğü zammı

j) Borçlunun haline münasip evi (ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilmektedir),

k) Harcırah Kanununa göre yapılan ödemeler,

l) 2022 sayılı Kanun kapsamında 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşlarına bağlanan aylıklar.

7. Kısmen Haczedilebilen Gelirler:

6183 sayılı Kanunun 71. maddesi hükmüne göre aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczedilebilmektedir. Madde hükmünde sayılan gelirler dışındakilerin kısmen haczi söz konusu olmayıp, bu tür gelirlerin tamamının haczi mümkündür. Kanun hükmü, bu maddeye göre haczedilecek gelirlerin haciz tutarını sınırlamıştır. Buna göre, haciz tatbik edilecek tutar bu gelirlerin üçte birinden çok dörtte birinden az olmayacaktır. Ancak, asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlasının haczi mümkün değildir.

Öte yandan 4632 sayılı Bireysel Emeklilik ve Yatırım Sistemi Kanununun 17. maddesi uyarınca, bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının nafaka borçları hariç olmak üzere asgari ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dahil edilemez. Uygulamada rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarı esas alınır. Yine aynı Kanun uyarınca bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat veya maluliyet nedeniyle ayrılanlar devlet katkısı hesabındaki hesabın tamamına hak kazanır. Devlet katkısı hesabındaki tutarlardan hak kazanılan tutarlar sistemden ayrılma veya emeklilik durumunda katılımcıya ödenir. Buna göre, amme borçlularının 4632 sayılı Kanun kapsamındaki bireysel emeklilik hesaplarındaki birikimlerinin;

a) Henüz emeklilik hakkı kazanmamış olanların sistemde bulundukları ay sayısı ile haciz tarihinde geçerli brüt asgari ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarının üzerindeki kısmına,

b) Emeklilik hakkı kazanarak yıllık gelir sigortası çerçevesinde kendilerine maaş bağlanan veya hazırlanan bir program çerçevesinde düzenli ödeme yapılanların, bu şekildeki ödemelerin aylık ödemeye isabet eden miktarının aylık brüt asgari ücret tutarının üzerinde kalan kısmına (nafaka alacaklılarının hakları saklı kalmak üzere) haciz tatbik edilebilecektir.

Ancak katılımcıların bireysel emeklilik sisteminden ayrılmaları halinde sistemden alacakları tutarın haczini engelleyen bir düzenleme bulunmadığından, amme alacağını karşılayacak kadar kısmının haczedilmesi mümkün bulunmaktadır.

8. Haczin Sonuçları:

6183 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinde “Borçlu, alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamaz. Haczi koyan tahsil dairesi buna aykırı hareketin cezayı mucip olduğunu borçluya ihtar eder. Haczedilmiş olan mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine istinaden hüsnüniyetle elde ettiği haklar mahfuzdur. Hüsnüniyet kaidelerine aykırı olarak hacizli mal üzerinde üçüncü şahsın elde ettiği hakların, alacaklının haczi ile o mala taalluk eden hakların ihlal ettiği nispette butlanına mahkemece hükmolunur” hükmüne yer verilmiştir. Madde hükmüne göre, borçlu alacaklı amme idaresinin muvafakatını almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamamaktadır. Bu nedenle, haczi koyan tahsil dairesinin buna aykırı hareketin cezayı gerektirdiğini borçluya bildirmesi gerekmektedir.

9. Haczedilen Malların Paraya Çevrilmesi:

6183 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinde, haczedilen her türlü malların satılarak paraya çevrileceği hükme bağlanmıştır. Madde hükmüne göre, satıştan elde edilen bedelden takip masrafları ve takip edilen amme alacağı düşüldükten sonra geriye kalan kısım borçlunun ödeme zamanı gelmiş borçlarına mahsup edilir ve artanı, hacze iştirak etmiş başka daire yoksa borçluya verilir. Hacze iştirak etmiş başka daire varsa, artan kısımdan öncelikle bu dairelerin alacakları ayrıldıktan sonra, bakiyesi borçluya verilir.

10. Borçlunun Aciz Hali:

6183 sayılı Kanunun 75 ve 76. maddelerinde aciz hali ve aczin neticeleri düzenlenmiştir. Buna göre, yapılan takip sonunda borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedeli borcunu karşılamadığı takdirde borçlu aciz halinde sayılmaktadır.

Borçlunun aciz hali, yapılan takip aşamalarıyla bakiye borç tutarı bir aciz fişinde gösterilerek tespit olunur.

Aciz hali tespit edilmiş borçlunun borçları, talebi üzerine faiz ve teminat aranmaksızın ertelenebilir.

Mükellefin mal edindiğinin tespiti halinde aciz hali ortadan kalkar ve takibat işlemlerine devam edilir.

 

Saygılarımızla,

 

Erdal SÖNMEZ   &   Bülent ERSAN

SİNERJİ Bağımsız Denetim

Danışmanlık ve Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.

 

 

 

 

 

 

 



DOSYAYI İNDİR (Sağ Tık/Farklı Kaydet)