Pratik Bilgiler

» Amortisman Sınırı
» Vergiden Müstesna Yemek Bedeli
» Emlak Vergisi Oranları
» Fatura Düzenleme Sınırı
» Değer Artış Kazançları İstisna Tutarları
» Kıdem Tazminatı Tavanı
» Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel
» Yıllık Ücretli İzinler

Muhasebe Standartları

» Ülke içinde kullanılan muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla bütünleştirebilmek için 1995 yılından bu yana 43 uluslararası muhasebe standardı Türkiye’ye ...

T.C. Resmi Gazete

SİRKÜLER

Sirküler No:2015/32 KAMU ALACAKLARINDA TAHSİL ZAMANAŞIMI

     

 
Sirküler Tarihi: 10.09.2015
Sirküler No      : 2015/32
 
KAMU ALACAKLARINDA TAHSİL ZAMANAŞIMI
Kamu alacaklarında Kanun'da yazılı süre içinde tahsil edilemeyenler zamanaşımına uğramaktadır.
6183 sayılı Kanunun 102. maddesinde; “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar, para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.”
hükmüne yer verilmiştir.
a) Zamanaşımının Kesilmesi
6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde alacaklı kamu idaresi, alacağın tahsilat zamanaşımına uğramasını önlemek için sahip olduğu yasal haklarını kullanabilir ve uygun yollara başvurabilir.
Konuya ilişkin 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesinde zamanaşımını kesen ve 104. maddesinde de zamanaşımının işlememesini/durmasını temin eden sebepler sıralanmıştır.

103. maddede zamanaşımının kesilmesine yol açan haller şu şekilde sayılmıştır:
a) Borcun kısmen ödenmesi,
b) Borçlu hakkında haciz tatbik edilmesi,
c) Cebren tahsil ve takip sırasında yapılan her çeşit tahsilat,
d) Borçlu kişiye ödeme emri tebliğ olunması,
e) Borçlu tarafından mal bildiriminde bulunulması ve mal edinme ya da artmalarının idareye iletilmesi.

Sözü edilen haller hem borçlu açısından geçerlidir hem de asıl borçlu adına kefil olan kişileri ve ayrıca yabancı şahıs ve kurumların temsilcilerini bağlamaktadır.
Aynı maddede sayılan diğer haller ise;
İhtilaflı amme alacaklarında yargının idare lehine bozma kararı vermesi, alacağın teminata bağlanması, yargı yerlerince icranın tehirine/yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, amme idareleri arasında borcun ödenmesi için yazılı başvuruda bulunulması, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaat yapılması ve/veya ödeme planına bağlanmasıdır.
Zamanaşımının kesilmesiyle, borçlu kişileri şaşırtan ve uzun sürelerde dahi istenebilen alacakla karşılaşılmaktadır. Zira zamanaşımının kesilmesi durumunda yeni bir beş yıllık süre başlamaktadır. Diğer bir deyişle kesilmeye yol açan ödeme, ödeme emri tebliği, haciz tatbiki ve benzeri yasal nedenler, olayın rastladığı takvim yılını izleyen yıldan itibaren alacaklı idare lehine yeni bir beş yıl için daha tahsilat olanağı kazandırmaktadır.
Vadesinde ödenmeyen her alacak için, ilke itibariyle bir defaya mahsus olmak üzere ödeme emri düzenlenmekte ve emrin kesinleşmesi şartıyla cebri takibe başlanmaktadır.
Mükellefin ya da borçlunun, birden fazla sayıda ve türde vergi/ceza borçlarına ilişkin vadelerin bitmiş olması halinde, yalnızca biri için tebliğ olunan ödeme emri diğerlerinin zamanaşımı süresini etkilememekte, yani kesmemektedir.
Uygulamada, zamanaşımına uğramak üzere olan amme alacaklarında, tahsille görevli memurların, borçlu adına oldukça cüzi sembolik ödemeler yaparak zamanaşımını bir beş yıl daha uzatmaya çalıştıkları görülmektedir. Gerçek borçlu tarafından yapılmamış olan bu ödemeler zamanaşımını durdurmaz. Konuya ilişkin Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen Karar özetine aşağıda yer verilmiştir:
"Zamanaşımı süresinin dolmasından önce yapılan cüz’i tutardaki ödemelerin mükellef tarafından yapıldığının kabulünün ticari icaplara uygun düşmediği, söz konusu ödeme nedeniyle tahsil zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak bulunmadığı hk. (Danıştay 3. Dairesi'nin 25.09.2012 tarihli Kararı, Esas No : 2010/4340, Karar No : 2012/3047).
22.11.2008 tarihinde yapılan 1 kuruş tutarındaki ödemenin davacı tarafından yapıldığının kabulü iktisadi icaplara uygun düşmediği gibi hayatın olağan akışına göre normal bir durum da sayılamayacağından söz konusu ödeme nedeniyle zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak olmayıp, ödeme emirlerinin ilanen tebliğinin ardından zamanaşımını kesen herhangi bir durumun ortaya çıkmadığı da dikkate alındığında, tahsil zamanaşımı süresinin dolduğu ve 31.12.2008 tarihine kadar tebliğ edilmesi gereken vergi ve cezalara ilişkin ödeme emirlerinin, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra, 14.12.2009 tarihinde davacıya tebliğ edildiği açıktır.
Bu durumda, 16.04.1999 tarihinde tescil edilen ve 30.04.1999 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayımlanan şirket ana sözleşmesiyle ilk yirmibeş yıl için şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan davacının kamu alacağının ilgili olduğu döneme ilişkin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetki ve sorumluluğu devam ettiğinden, vergi mahkemesinin, davacının kanuni temsilciliğinin sona erdiği yolundaki yargısında hukuka uygunluk bulunmamakla birlikte, takip edilen kamu alacağının zamanaşımına uğraması karşısında ödeme emirlerinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir..."
b) Zamanaşımının Durması
Amme borçlusu kişinin hileli iflas yolunu seçmesi ya da ülkeyi terk etmek suretiyle bir başka memlekette yaşamaya başlaması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır. Her iki halde de zamanaşımı işlememektedir. Diğer bir ifadeyle, borçlu hakkında hileli iflas olayının veya ülkeyi terk ettiğinin tespit edildiği tarih itibariyle zamanaşımı süresi durmaktadır. Zamanaşımı süresinin durmasına neden olan olayın sonlandığı tarihten itibaren zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam eder.  
 
Saygılarımızla,
 
Erdal SÖNMEZ   &   Bülent ERSAN
SİNERJİ Bağımsız Denetim
Danışmanlık ve Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti.
 
 
 
 


DOSYAYI İNDİR (Sağ Tık/Farklı Kaydet)